ABD'nin İran'a olası bir askerî müdahalesi, yalnızca bölgesel bir çatışma değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun son yüzyıllık utanç tarihine yeni bir sayfa ekleyecek. Afganistan, Irak, Libya ve Gazze'de yaşananlar, bu coğrafyanın nasıl sistematik bir yıkıma maruz kaldığının kanıtı. Peki, İran sonrası sıra Türkiye'ye mi gelecek?
1. Utanç Tarihimiz: Yüz Yıllık Yıkım
Afganistan (2001): "Özgürleştirme" adı altında işgal edildi; 1 milyondan fazla sivil öldü, ülke kaosa sürüklendi.
Irak (2003): "Kitle imha silahları" yalanıyla işgal edildi; 500 binden fazla insan katledildi, devlet yapısı çöktü.
Libya (2011): NATO'nun müdahalesiyle parçalandı; köle pazarları kuruldu, istikrar bir daha sağlanamadı.
Gazze (2023-...): İsrail'in soykırım politikalarına uluslararası sessizlik; 40 bini aşkın çocuk, kadın, sivil öldü.
Ortak Nokta: Batı'nın "demokrasi" naraları altında kaynakların talanı, devletlerin çökertilmesi ve Müslüman halkların birbirine kırdırılması.
2. İran Hedefinde Ne Var?
Stratejik Amaç: İran'ın Şii direniş eksenini kırmak, Hürmüz Boğazı'nı kontrol altına almak ve Çin-Rusya'nın bölgedeki etkisini zayıflatmak.
Türkiye İçin Risk: İran'dan sonra Fırat'ın doğusu, Suriye ve Anadolu'nun güneyi yeni hedef olabilir. ABD'nin PKK/YPG ile iş birliği, İsrail'in Kuzey Irak'taki varlığı bunun işaretleri.
Çarpıcı Soru:
"Tahran'ı vuranların İstanbul'u vurmayacağını mı sanıyorsunuz?"
3. Şii-Sünni Ayrımı Bir Tuzak!
Batı'nın en büyük başarısı, Müslümanları mezhep çatışmasına hapsetmek oldu. Oysa:
Bağdat, Şam, Kahire, İsfahan, İstanbul hepimizin şehirleri.
Ebu Gureyb'deki işkenceler, Guantanamo'daki esirler, Gazze'deki katliamlar hepimize yapıldı.
Vurgu:
"Bu İran meselesi değil, coğrafya meselesi, tarih meselesi, bir büyük hesaplaşma meselesi!"
4. Türkiye'nin Sırası mı Geliyor?
Tarihsel Senaryo: Osmanlı'nın parçalanmasıyla başlayan süreç, Sevr'in güncellenmesi ile devam ediyor.
Güncel Tehditler:
PKK/YPG'nin Suriye-Irak hattında devletleşme çabaları,
Ege'deki adaların silahlandırılması,
Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik revizyonist politikaları.
Uyarı:
"Kudüs'ü işgal edenlerin Mekke'yi vurmayacağını mı sanıyorsunuz?"
5. Ne Yapmalıyız?
Birlik Şart: Mezhep, etnik kimlik ayrımlarını aşarak ortak direniş hattı kurulmalı.
Askerî Hazırlık: Türkiye, İran sonrası olası hedef olduğunu unutmamalı; SİHA'lar, milli savunma sistemleri geliştirilmeli.
Dış Politika: ABD-İsrail eksenine karşı Rusya, Çin ve Güney ülkeleriyle stratejik ittifaklar güçlendirilmeli.
Toplumsal Bilinç: Gazze'de olduğu gibi "sessiz kalma lüksümüz yok" anlayışı yaygınlaştırılmalı.
Çağrı:
"İsrail evinde avlanmalı! Herkes İsrail'i kendi vatanında vurmalı!"
Sonuç: Ya Direneceğiz Ya da Tarih Bizi Yargılayacak
Bu coğrafya, bedel ödeyerek ayakta kaldı. Bugün İran'a yönelik saldırı, yarın Türkiye'nin varlık-yokluk mücadelesi olacak.
Unutmayın:
"Bağdat düşerken susanlar, Kahire'yi kaybettiler. Şam yanarken sessiz kalanlar, İstanbul'u koruyamadılar."
Ya şimdi birlik olacağız ya da yarın hep beraber yok olacağız.
.jpg)
.jpg)
English (US) ·